Şaşmaz Ryan Gosling'in en iyi 3 filmi

Arkadaşı Ryan, gülümsemelerinden birini kaçırdığında bile melankoli yayıyor. Johnny Deep'in durumunda olduğu gibi ama sarışında olduğu gibi, ekrandan geçiyormuş gibi görünen bir şey. Gosling, kendisini romantik rollerde tipik bir rol oynama tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilecek ama kendisinin diğer versiyonlarıyla da yerine getirmeyi başardığı bu çekicilik ve çekicilikle nasıl mükemmel bir şekilde başa çıkacağını biliyor. Oyunculuk tam da budur, değil mi? Çünkü hayatta olduğu gibi, en nazik yüz, en kötü planları barındırabilir...

Alışılmadık bir gönül yarası ama yine de bir gönül yarası. Kesinlikle Apolloncu kurallara uymayan bir aktör. Brad Pitt ama bu daha gündelik bir hayale tam olarak uyuyor. Çünkü Ryan'a benzer biri her an süpermarkette yazar kasanın arkasında veya mavi bölgede size bir bilet verirken görünebilirken Brad'i sokakta bulamıyorsunuz.

Ryan'ı şimdiden en çok aranan aktörler arasına sokan, şüphe götürmez bir çekiciliğe sahip bir gizlilik. Elbette gençliği de ona eşlik ediyor ama eminim ki bu oyuncunun çekiciliği kalıcı olacaktır ve akılda kalıcı bir görünümün çok ötesindeki bilgi birikimi onu Hollywood'un zirvesinde tutacaktır.

En İyi 3 Önerilen Ryan Gosling Filmi

La La Land

BU PLATFORMLARDAN HERHANGİ BİRİNDE MEVCUTTUR:

Koşullar nedeniyle bu başarısız aşka kim sahip olmadı? Ya da daha da kötüsü, kim bizi ayrı tutan kararlar yüzünden bu aşkı bekletmedi? La La Land'de, hafif ve kolay bir piyano melodisiyle vicdanımızda varlığını sürdürürken, yarım portakalları ayıran o atalet tarafından en çok budanan bir aşk hikayesinde ilerliyoruz.

Bir aşk hikayesi daha evet. Ama asıl amaç bu filmi mükemmel bir aşk hikayesine dönüştürmekti. Filmlerde veya romanlarda olan budur. La La Land'in aşk söz konusu olduğunda ruha dokunan o aşkınlık kavramını boşa çıkardığı söylenebilir.

Sinema tutkunları için geri dönüş yok. Zamanı birkaç saniyeliğine askıya alan, işitme duyusunun sahip olduğu o garip hatırayla, günlerimizi noktalayan müziğin eşlik eden bir şarkının tesadüfüyle gerçekleşmesi artık mümkün olmayan anıları yeniden üreten tesadüfi bir buluşma vardır yalnızca. gençliğimiz.

Bir filmin bizi fizyolojikten maneviyata aşkın yaşamak olduğu şarap ve gül günlerine geri götürmesi çok şey söylüyor ya da değil. La La Land, unutulmaz bir çift olan Ryan Gosling ve Emma Stone'un sade bakışları sayesinde bizi en güzel günlerimize götürmek üzere.

Bir müzikale bakmamız, büyük bir aşk hikayesi anlatma amacına da hizmet eder. Bir operanın bir destana yol açması gibi, bu müzikal de karakterlerinin rutin yaşamlarını başka bir boyuta taşıyor.

görünmeyen ajan

BU PLATFORMLARDAN HERHANGİ BİRİNDE MEVCUTTUR:

Ve bak işte, arkadaşımız Ryan nefesinizi kesecek bir aksiyon gerilim filmine girmek için kendini mutlak bir dönüşüme attı. Chris Evans'ın kötü kötü hisleri aldığı doğru olsa da, gerilim türündeki mevcut herhangi bir kahramanın aynı zamanda kendi karanlık tarafına, cazibelerine ve hatta nihayetinde kendi yararına bir tür arzuya sahip olması gerektiği de daha az doğru değildir.

Bu platformun tüm abonelerine önerdiğim özel bir Netflix filmi çünkü İspanya'da doğan ve beni tamamen büyüleyen "El hoyo" filminden bu yana yaptıkları en iyi şeylerden biri.

Gray Man'in orijinal başlığından zaten duyurduğu koyu tonlu bir film, en azından varsayılan olarak, tenlerini süründürebilecek gerilim arayışında birkaç kullanıcı kazandı. Gosling'e sahip olmak, aynı zamanda, dünyanın uçurumları arasında neredeyse hiçbir zaman iyi gitmeyen lirik adalet arayışı içinde yeraltı dünyasına dalan türden dostane bir yüz tarafından garip bir şaşkınlık hissi sağlar...

İlk adam

BU PLATFORMLARDAN HERHANGİ BİRİNDE MEVCUTTUR:

Çok az biyografi dikkatimi çekebilir. Ancak Neil Armstrong'un durumu bambaşka. Çünkü dünyevi meseleler arasında herkes ağırlığını koyuyor ve kendine önem veriyor, otobiyografi yazarları ya da doğrudan biyografi yazarları. Ama aya ayak basan ilk insandan bahsediyoruz.

Daha büyük sözler ve daha fazlası, eğer melankolik bakışların Gosling'i tarafından somutlaştırılmışsa, ayı ziyaret edip oradan mavi gezegenimize nostaljik bir şekilde bakan bir insana en iyi şekilde yakışabilir. Yolculuğa giden yolda ve Armstrong'un atmayı başardığı adam için attığı harika küçük adımda bizi kazanmayı başaran harika bir film.

Neil Armstrong (Ryan Gosling) ve 1961 ile 1969 arasındaki dönem merkezli, ilk insanı aya getiren NASA misyonunun hikayesini anlatıyor. Hem Armstrong hem de Amerika Birleşik Devletleri için insanlık tarihinin en tehlikeli ve önemli görevlerinden birinde yapılan fedakarlığı ve bedeli araştırıyor.

4.9 / 5 - (26 oy)

“Yanılmaz Ryan Gosling'in en iyi 1 filmi” üzerine 3 yorum

Yorum yapın

Bu site spam'i azaltmak için Akismet'i kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiğini öğrenin.